4 Ocak 2014 Cumartesi

Bernanke\ den gelişmekte olan ülkelere uyarı



Geçtiğimiz günlerde ekonomist Nouriel Roubini siyasi riskin Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelerde olumsuz etki yaratabileceği yorumunda bulunmuştu. Dün gelişmekte olan ülkelere yeni uyarı doların patronu Bernanke'den geldi. Bernanke gelişmekte olan ülkeler için reformların genişletilmesi ve etkinliğinin artırılması uyarısında bulundu. Bernanke, ABD için ise ekonomik toparlanmanın henüz tamamlanmadığını belirtti.

ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, ABD ekonomisi için 2014'in daha iyi bir yıl olabileceğini ancak ekonomideki tüm ilerlemelere rağmen, ülkedeki ekonomik toparlanmanın henüz tamamlanmadığını belirtti.

ABD'nin Philadelphia kentinde Amerikan Ekonomik Birliği'nin yıllık toplantısında konuşan Bernanke, Amerikan ekonomisinin 2014 yılında izleyeceği seyre dair iyimser mesajlar vererek, büyümeyi sınırlayan bazı faktörlerin hafifliyor göründüğünü vurguladı.

Amerikalıların mali durumlarında görülen ilerleme, emlak piyasasının daha parlak bir görünüm çizmesi gibi gelişmelerin, ABD ekonomisinin gelecek zaman diliminde büyümesi açısından iyi işaretler verdiğini belirten Bernanke, "Ancak tabi, son birkaç yılın deneyimi bize bir şeyler öğrettiyse, o da tahminlerimizde temkinli olmamız gerektiğidir" ifadesini kullandı.



Kahin ekonomist Roubini'den Türkiye'ye 2014 uyarısı

Amerikan ekonomisinin toparlanma sürecinin tamamlandığını söylemenin de mümkün olmadığını dile getiren Bernanke, "Bu ilerlemelere rağmen, ekonomik toparlanmanın henüz tamamlanmadığı açık" dedi.

FED Başkanı olarak görev süresi bu ayın sonunda sona erecek Bernanke, ekonomideki toparlanma çabasının tamamlanmamış hedeflerinden biri olarak, işsizlik oranlarının hala daha yüzde 7'nin altına düşürülememesini gösterdi.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE UYARI
Ben Bernanke konuşmasında gelişmekte olan ülkelere de değindi. Bernanke gelişmekte olan ülkelerin 2013'ün ilk yarısındaki yavaşlamadan çabuk kurtulduğunu ancak 2014'te yüksek büyüme için ekonomik reformların yaygınlığı ve etkinliğinin kritik olacağını belirtti.

TAHVİL ALIM PROGRAMINI SAVUNDU
Bernanke, FED'in geçen ayki toplantısında aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım miktarını 10 milyar dolar azaltarak, 75 milyar dolara indirmesi kararının da "Fed'in, ihtiyaç duyulduğu müddetçe, son derece uyumlu bir para politikasını sürdürmeye olan bağlılığında bir azalma anlamına gelmediğini" söyledi. Bernanke, "Bu (karar), daha ziyade, Eylül 2012'de mevcut satın alım programına başladığımızda ortaya koyduğumuz, iş gücü piyasası görünümünde önemli çapta gelişme kaydetme hedefimiz doğrultusunda sağladığımız ilerlemeyi yansıttı" diye konuştu.

Bernanke, bazı eleştirilere karşın, FED'in tahvil alım programının "Toparlanmanın desteklenmesine yardımcı olduğunu" da savundu.

Konuşmasında ayrıca görevi süresince bir yandan derin bir finansal krizle mücadele ederken, FED'i daha şeffaf ve hesap verebilir bir kurum haline dönüştürmeye çalıştığını da aktaran Bernanke, "Olağanüstü boyuttaki ekonomik zorluklarla başedebilmek için olağanüstü tedbirler aldık ve kamuoyunun desteğini ve güvenini kazanmak için bu tedbirleri anlatmalıydık" değerlendirmesinde bulundu.

Ben Bernanke, "Krizin geçmiş olmasına karşın, FED'in eğitme ve anlatma ihtiyacının daha da artacağını" kaydetti.

Kılıçdaroğlu\ ndan önemli açıklamalar



CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde seçim hazırlıklarının değerlendirileceği toplantı öncesi konuştu. Kılıçdaroğlu, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla ilgili "Ne olurdu bu 247 milyarla. Arkadaşlarım bir hesap yaptı. 2 milyon 831 bin işsize 8 yıl asgari ücretten para ödenirdi. 300 bin atama bekleyen öğretmen var." dedi.

İşte Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden satır başları:

O MADDE ÇÖKERKEN TBMM’YE BAŞKANLIK YAPAN KİMDİ
Devlet dediğimiz kurumu adeta yok etti. Anayasa da benim dedi, yürütmenin de başındayım dedi, yargıyı da yöneteceğim dedi
Dün Cemil Çiçek diyor ki: Yargı çökmüştür. Anayasanın 138. Maddesi çökmüştür .
Anayasa’nın 138. Maddesi çökerken TBMM’ye başkanlık yapan kimdi? Yeni mi aklın başına geliyor.
Erdoğan kürsüde konuşurken laf atmalara sinirleniyor ve Cemil Çiçek’e dönüp ‘Sen mi susturacaksın yoksa ben mi’ diyor. Orayı AKP’nin İl Başkanları toplantısı sanıyor.
Devlet çökerken TBMM Başkanı hiç acaba cumhurbaşkanına çıkıp ‘Devlet çöküyor, haberiniz var mı?’ dediğini duydunuz mu?
Veya Başbakan’dan randevu alıp ‘Böyle konuşamazsınız. Burası yasama organı’ dedi mi? Demedi
CEMİL ÇİÇEK TUTUKLU VEKİLLERİ NEDEN ZİYARET ETMEDİ
Yasama organının 8 vekili tutukluydu. Kendisine bir ara söyledim: Onların bir ikisini neden ziyaret etmediniz
ONLARI SEN DEĞİL YARGI BIRAKTI
Şimdi onlar serbest kalıyor diye bayram yapıyorlar. Siz değil yargı serbest bıraktı onları. Şimdi bayram yapacaksan hiç yapma
CUMHURBAŞKANI BİR ŞEY YAPAMAYACAKSA O KOLTUKTA NEDEN OTURUYOR
Dün akşam Cumhurbaşkanı da ’yolsuzlukların üstü örtülürse toplum çürür’ dedi. ‘Ben ne yapabilirim ki’ diyor. Sayın cumhurbaşkanı eğer bir şey yapamayacaksınız o koltukta neden oturuyorsunuz?
Görev tanımınızda ‘devletin kurumlarını uyum içinde çalıştırmak’ yazar. Ben ne yapabilirim ki dediğiniz andan itibaren ben cumhurbaşkanlık görevimi yerine getiremiyorum demektir
Yetkiyi kullanmayıp ben ne yapabilirim diyemez bir cumhurbaşkanı…
KİNLE DEVLET YÖNETİLMEZ
Kin ve intikam hırsı ile devlet yönetilmez. Hukuk herkes için gereklidir
Bu badireyi de halkın desteği ile atlatacağız. Halkımıza güveneceğiz. Ayaklarının altından demokrasinin kaydığını görüyor.
Sağduyu ve kararlı anlatımımızla, kimseyi ötekileştirmeden her yurttaşa doğruları anlatmak zorundayız
BAKAN ‘HERKES İŞİNE BAKSIN’ DİYOR
Devleti bir anlamda çalışamaz hale getirdi bu iktidar. Bir sayın Bakan diyor ki ‘Herkes kendi işine baksın.’ Bu demokrasilerde temel söylemdir. Herkes işine bakacak.
Herkes görevini yapsın, temel kural budur. Herkes görev yapsın derken birilerinin görev yapmasını engellemek de suçtur.
PEKİ BAŞBAKAN BUNLARI NEDEN TAKİP ETMİYORSUN
17 Aralık’ta cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu yapıldı. Şimdi bunu kapatmak için olağanüstü çaba harcıyorlar.
1994’de Erdoğan söylemişti: Yolsuzluğu babam da yapsa sonuna kadar takip edeceğim.
Peki ya bugün. Bakanlar, onların çocukları ve kendi çocuğu şaibeli durumda. Peki bunları neden takip etmiyorsun.
Savcı ve polis görevini yapacak, engelliyorsun. Hani herkes kendi işini yapacaktı.
Yolsuzlukları meşrulaştırdığınız andan itibaren toplumun temeline dinamit koymuşsunuz demektir. Toplum çürür.
YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİRDİLER
Bunca ahlaksızlığı yapanlara ne diyeceğiz biz?
O kadar ileri gittiler ki yönetmeliği değiştirdiler. Önce hırsıza haber vereceksin, polis gitmeden önce
Dünyada hangi bunu yapar. Böyle bir kavram olabilir mi?
O KOLTUKTA ARTIK O TOPAL ÖRDEK
Toplumsal baskı arttı ve bakanlar gitti. Bir bakan giderken dedi ki ‘Niye ben gidiyorum. Ben bütün imzaları Başbakan talimat verdi, attım. Önce o istifa etsin.’ Hırsızlığı bu kadar net ve açık ifade eden cumhuriyet tarihinde başka bir söylem olmamıştır
Kabinedeki bir bakan arkadaşı ‘O talimat verdi, yaptık’ dedi.
O koltukta artık o topal ördektir. Yönetme iradesini kaybetmiştir artık o.
247 MİLYAR İLE NELER YAPILIRDI? 30 MARMARAY YAPILIRDI
Yolsuzluğun boyutları 247 milyar lira gazetelere yansıdığı kadarıyla Ne olurdu bu 247 milyarla. Arkadaşlarım bir hesap yaptı. 2 milyon 831 bin işsize 8 yıl asgari ücretten para ödenirdi. 300 bin atama bekleyen öğretmen var.
Tamamı atanır ve onlara 30 yıl maaş ödenirdi. Her emekliye 25 bin lira ikramiye ödenirdi.
6 GAP yapılırdı. 30 tane Marmaray yapılırdı. 5363 adet F-16 uçağı alınabilirdi.
Erdoğan’ın bu olaydan bu kadar ürkmesinin nedeni bu.
14 AY ÖNCE BAŞLAMIŞ
3 ay önce değil 14 ay önce başlamış. İhbar senin kurumlarına gelmiş. MASAK’a, savcıya gitmiş. Devlet soruşturma yapacak.
Bir bankanın genel müdürünün evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon doları çete mi koydu dedim. Hemen bir şayia. ‘O parayla imam hatip okulu yapılacaktı.’ Lafa bakın lafa… Üniversite de bizim bunlara ihtiyacımız yok, yasal yollardan para gelir, yatırım yaparız dedi.
Ben bu kadar ahlaksızlığı hayatımda görmedim.
BAKAN ÇOCUKLARININ ODASINA O KASALARI ÇETELER Mİ KOYDU
Bakanların çocuklarının yatak odaları 7 tane kasa var. O yatak odalarına çocuklar uyurken çeteler gelip kasaları mı koydular. Dolarları, EURO’ları, milyarları onlar mı koydu. Helal paranın ayakkabı kutusunda ne işi var.
Para sayma makineleri… Normaldir. Milyarları nasıl sayacaksın? Say say bitmez. Yatak odasına koymuş beyefendi sayıyor. Haram parayı nasıl sayacaksın. Akıyor oluk oluk. Mahkemeden karar alıyorlar. Savcı tebliğ ediyor. Şu kişileri getirin ifadelerini alacağım diye.
DEVLETİN ÇÖKTÜĞÜ YER
Polis gitmiyor. Devletin çöktüğü yerdir burası. Yasalara aykırı uygulamayı yürütme başlatmıştır. Çünkü aralarında beyefendinin oğlu da var. Gelemez.
DEMİREL CUMHURBAŞKANIYDI, YEĞENİ TUTUKLANDI
Süleyman Bey cumhurbaşkanıydı. Onun yeğeni Yahya Murat Demirel vardı. Kendisi cumhurbaşkanıydı, ifadeye çağrıldı, tutuklandı, hapis yattı. ‘Bne yeğenim. Tutuklayamazlar’ demedi
ŞİMDİ BEYEFENDİ LÜTFEDİP GİTMİYOR
Şimdi Beyefendi lütfedip savcının talebini bile yerine getirmiyor. ‘Benim babam başbakan’ diyor. ‘Ben o savcının savcılığını bitiririm’ diyor. Biz de Türkiye demokratik, laik sosyal hukuk devleti diyoruz. İnanan var mı?
SALI GÜNÜ YOLSUZLUKLA NASIL MÜCADELE EDİLİR ANLATACAĞIM
Salı günü yolsuzlukla mücadele nasıl edilir. Bunun ayrıntılarına gireceğiz. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Halka adanmışlıktır. Mazlumun hakkını korumaktır.
BANANE CEMAATTEN KARDEŞİM
CHP ile cemaat kol kola girdiler diyorlar. Banane cemaat kardeşim. Ben yolsuzluk var diyorum onlar dikkati başka yöne çekmeye çalışıyor. Bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bize düşen tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaktır.
BİLAL ERDOĞAN NÜFUS TİCARETİ YAPIYOR
Başbakan’ın oğlu vakıf kurmuş: TÜRGEV. Başbakan bu vakfın üzerine neden gidilir diyor. Nüfus ticareti şudur: Kişi oturduğu makamdan aldığı güçle yakınlarına veya kendisine çıkar sağlarsa bu nüfus ticaretidir. Bilal Erdoğan’ın yaptığı budur. Bakıyoruz buraya kim yardım ediyor.
Acaba Erdoğan Başbakanlık koltuğunda oturmasaydı o vakfa işadamları koşa koşa gider milyarlarca lira yardım eder miydi?
O VAKFA PARALAR NEREDEN GELİYOR
Açar ceza kanununa bakar. Nüfus ticareti ne demektir. Karşı çıktığımız öğrenciye yurt yapılması değil. O vakfa paraların nerelerden geldiği ve neyin karşılığında geldiğidir.
Yandaşlarına ihale verip sonra git oraya para yatır diyorsan bu suçtur.
TUTUKLU VEKİLLERİ İLK BEN ZİYARET ETTİM
Tutuklu milletvekillerini ilk ziyaret eden genel başkan benim. Gözaltına alınıp tutuklanan eski genelkurmay Başkanı’nı ziyaret ettim. En genç teğmenin nikahında şahitlik yaptım. Silivri için toplama kampı dedim. O davalarda hukuk ihlalleri yapıldığını söyledim. Bazı delillerin yok edildiğini söyledim. Tanıkların dinlenmediğini söyledim. Davanın savcılığını Erdoğan üstlendi. Biz itiraz ettikçe ‘siz zaten darbecisiniz’ dedi. Kendisi hangi darbeden zarar gördü
ERGENEON DAVASI SÜRECİNDE ŞUNLAR OLDU:
Ergenekon davası sürecinde 60 bin kişinin telefonları dinlendi. 3 bin kişi hakkında tahkikat yapıldı. 7 kişi öldü dava sürecinde. Biri de Kuddusi Okkır’dı. Ergenekon’un kasası dediler, öldüğünde ailesi cenazeyi İstanbul2a getirecek para bulamadı. Dava dosyasının tamamı 120 milyon sayfayı aşıyor. Yargıtay ne yaptı. Tak hepsini mahkum etti. Biz itiraz ettik
BİZE ERGENEKONCU DİYORLARDI, ŞİMDİ BİZİMLE AYNI NOKTAYA GELDİLER
Şimdi biz bunları nasıl çözeriz. 17 maddelik Özgürlük ve Demokrasi Bildirgemiz vardı. Özel yetkili mahkemeler kaldırılmalı dedik.
Bize Ergenekoncu diyorlardı. Şimdi onlar bizim noktamıza geldi. Demek ki biz haklıymışız. Bütün davalarla ilgili aynı duyarlılığı gösteriyoruz.
ESAD’A SÜRE BİÇTİLER, 3 YIL GEÇTİ, GİTTİĞİ YOK
Hatay’ı biliyorsunuz. Türkiye’nin en güzel yerlerinden birisi. Hiçbir komşumuzla barış içinde değiliz. Suriye’de kan gövdeyi götürüyor. Esad’a ömür biçtiler. 3 yıl geçti, kimsenin gittiği yok. Halkına şiddet uygulayan hiçbir yöneticiyi CHP’liler savunmaz.
SAVCI ‘CANIMI ZOR KURTARDIM’ DİYOR VE GİDİYOR
Türkiye El Kaide, El Nusra gibi radikal unsurlara silah gönderiyor. Bir TIR yakalandı. Savcıya ihbar geliyor silah var diye. Gidiyorlar. Savcı haklı olarak TIR’ı arayacak. MİT görevlileri diyor ki ‘Hayır arayamazsınız’… Vali yazıyor ‘Bu TIR Başbakanlığa ait. MİT’in kontrolünde. Arayamazsınız’ diyor.
Savcı tek başına kalıyor. ‘Canımı zor kurtardım’ diyor ve çekip gidiyor
MİT’İN OPERASYON YAPMA GÖREVİ YOK
MİT Yasası var. 2937 sayılı yasa. MİT’in görevleri tek tek tanımlı. MİT’in operasyon yapma görevi yoktur. Bu kadar açık ve net tanımlanmıştır. MİT’in silah kaçakçılığı yapma gibi bir görevi de yoktur. ‘Orada insani yardım malzemeleri vardı’ diyorlar. Açarsınız, yiyecek-içecek, ilaç çıkar.
İNSANİ YARDIM DEVLET SIRRI OLUR MU?
İnsani yardım devlet sırrı olur mu? Onunla herkes gurur duyar. Pakistan’da veya bir başka yerde Kızılay yardım götürdüğünde sevinmedik mi? Ne zamandan beri silah kaçakçılığı devlet sırrı olmaya başladı. Hukuk devleti yok Türkiye’de. Devleti bir çete yönetiyor.
EVREN BİLE BUNU YAPAMADI
Sayıştay denen bir kurum var. Görevi TBMM adına kamu harcamalarını denetlemek. Bir anayasal kurumun görev yapması engellendi. Raporlarının TBMM’ye gelmesi engelleniyorsa temel nedeni yolsuzlukları kapatmaktır. Bu dikta rejimlerinde olur. Kenan Evren bile bunu yapamadı. İlla omuzlarında apolet olması gerekmez. Öyle bir devlet kurarsın ki yasama ve yürütmeyi baskı altında tutarsın.

İŞ DÜNYASINDA RAHATSIZLIK VAR
Toplumun her kesiminde rahatsızlık var. İş dünyasında da var. İş dünyası üzerinde siyasal amaçlı vergi denetimleri yapılması doğru değildir.
Başbakan kendi ülkesine kötülük yapıyor. Avazı çıktığı kadar ekonomi kötüye gidiyor demeye başladı. E sen yönetmiyor musun bu ülkeyi. Bütün iş dünyasına sesleniyorum: Yeni bir sürece geldik. Bütün bunlar demokrasiyi güçlendirerek çıkabileceğimiz bir süreçtir. Siyaseti duru, saydam, temiz kılarak yapabiliriz.
İKTİDARIMIZDA KESİN HESAP KOMİSYONU OLACAK. BAŞINDA DA ANA MUHALEFETTEN BİRİ OLACAK
Biz temiz siyaseti özlüyoruz ve bunun sözünü veriyoruz. Bizim iktidarımızda Parlamento’da kesin hesap komisyonu olacak. Harcanan her kuruşun hesabının verildiği komisyondur. Başına da ana muhalefet partisinden biri gelecek. Hesap vermekten korkmayacağız. Bunu onurlu bir görev sayacağız.

Başbakan: \ Gelsin efendileriniz kurtarsın demişler\



Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonuyla ilgili olarak tüm zanlıların suçlu ilan edildiğini iddia etti ve ''Bir savcı eli cebinde 'İki dakika süren var, anlat ve çık' dedi. Böyle bir mantık olabilir mi? 'Gelsin şimdi efendileriniz sizi kurtarsın' deniliyor zanlılara'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son günlerdeki gelişmelerle ilgili olarak Dolmabahçe'deki Çalışma Ofisi'nde gazeteci ve yazarlarla kahvaltıda bir araya geldi.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

30 Mart seçimlerinde zaferle çıkacağımızı şimdiden söylemek isterim. Büyüyen ekonomimizin enerji ihtiyacı ve attığımız adımlar bu çevrelerde rahatsızlık oluşturdu. Bunun yanında içerde gerçekleştirdiğimiz reformlar, çözüm sürecinin başarıyla ilerlemesi içeride ve dışarıda bazılarını rahatsız etti. Çıkarları zedelenenle Türkiye’yi ve hükümetimizi hedef aldılar.
17 ARALIK KOMPLOSU SEÇİM ÖNCESİ BAŞARIMIZI KIRMAK İÇİN
Medyanın, sermayenin ve pek çok grupların 1946’dan beri neler yapmaya çalıştığını biliyoruz. En son 28 Şubat’ta sadece silahlı güçler değil, bazı medya kuruluşları, STK’lar siyaseti istedikleri gibi dizayn ettiler. AK Parti’nin başa gelmesiyle bunlar sona erdi.
Büyük mücadeleler verdik. Yeter sözde karar da milletindir diye hareket ettik çok sayıda reform yaptık. Milli iradenin tüm süreçlere egemen olması için ne gerekiyorsa onları yaptık. Süreci durdurmaya yönelik çok sayıda komploya maruz kaldık. Hiçbiri bizi yolumuzdan döndüremedi. Hızımızı kesmeye çalıştılar, vazgeçmedik. 17 Aralık komplosu seçimler öncesi reform başarılarımızı kırmaya çalışmak için kuruldu. Çok farklı hedefler konulmuştur. Operasyon ilk anından itibaren medyanın eşliğinde ilerlemeye başladı. Operasyon dosyalarının gizlilik kararı olması rağmen yargının bunu servis etmesi çok anlamlıdır. Bu operasyona konulan isim de manidardır.

TÜM ZANLILARI SUÇLU İLAN ETTİLER
'En büyük rüşvet operasyonu' denildi. Sabah saatlerinden itibaren sosyal medyada her yerde o cümleler kullanılmaya başlandı. Sabah operasyon yapıldı, akşam karar verildi. Adeta infaz kararı verildi. Tüm zanlılar suçlu ilan edildi.

BİR SAVCI ELİ CEBİNDE 'İKİ DAKİKA SÜREN VAR, ANLAT VE ÇIK' DEDİ
Bir savcı eli cebinde “İki dakika süren var, anlat ve çık” dedi. Böyle bir mantık olabilir mi? Ne yazık ki ülkemiz bunları yaşadı yaşıyor. “Gelsin şimdi efendileriniz sizi kurtarsın” deniliyor zanlılara.
Bu insanlar yaşadıklarını, muhattap oldukları konuları zamanla medyayla paylaşacaklar. Hukuka aykırı şekilde yürütüldü

EVLADIM DA OLSA...
Önce yargı mensuplarının hukuka uyması şarttır. Yargının dışında olan hukuksuzluk yapmışsa gereği neyse kim olursa olsun yapılır. Evladım da olsa aynı şekilde biz korumaya değil, hukukun arkasında durmaya gayret ederiz

HEDEF MİLLETE OPERASYON
Hedefin yolsuzluk operasyonu değil millete operasyon olduğu aşikardır. Adı yolsuzluk olara konulan bu operasyonun arkasından ülkemin geleceği söz konusudur. Ülkemin büyümesine yönelik suikast vardır
Büyük yatırımlara girmiş olan girişimciler haklarında dosya açılma suretiyle bu insanlar lekelenmiştir. Bu insanlar bu zamana kadar milyarlarca dolarlık iş yapan insanlar, yatırım yapan insanların ileride durumları ne olacak? Bankalar, krediler lekelendi anlayışıyla yaklaşırlarsa o büyük yatırımlar ne olacak? 3. havalimanını alan müteahit firmaların adını verdiler.

KÜRESEL SUİKAST
Bu bir küresel suikasttır. Bütün atılan adımlarda devletle hiç işi olmayan iş adamlarımızdan varlıklarını tedbir konulması manidar değil mi? Milletin seçtiği hükümet ve Türkiye’nin istikrarı hedefe konulmuştur
Yolsuzluğun sadece kılıf olduğunu görerek daha büyük bir saldırı içinde olduğumuza karşı önlemlerimi alıyoruz.

OLAYIN OLUMLU YANI DA DEVLETİN İÇİNE SIZMIŞ ÇETENİN NELER YAPABİLECEĞİNİ MİLLETİM GÖRDÜ
Bu olayın olumlu bir yanı varsa devletin içine sızmış bir çetenin neler yapabileceğiniz milletim gördü. Siz atamayla geldiniz. Bir tarafta atamayla gelenler var, bir tarafta milletin atamasıyla gelenler var. Bu millet adına nasıl bir karar olacaktır
Eğer bu süreçte örgütsel mantık içinde Türkiye’de bir yargı darbesi yapılmak istendi. Egemenlik milletten alınıp yargıya devredilmek istendi. Biz buna karşı çıktık

HÜKÜMETLER SADECE SANDIKLA GÖREVE GELİRLER
Türkiye’de hükümetler sadece sandıkla göreve gelirler. Hiçbir gücün hükümet değiştirmesine biz izin vermeyeceğiz. Karşı karşıya olduğumuz durum Türkiye’nin istiklalini, istikbalini ciddi olarak tehdit eden bir hadisedir. Sorularınızla meseleyi daha da aydınlatacağımıza inanıyorum. Yaptığımız reformlarla pek çok şeyi ortadan kaldırdık, yine kaldıracağız. Her gelen talebi değerlendirdik. Türkiye’de bugün hiçbir siyasi parti bizim yaptığımız çalışmalarımızı kendi bünyelerinde yapmazlar.

OPERASYON ERKEN ORTAYA ÇIKTI
Biz bugüne kadar 11 yıldır çalışıyoruz. 30 Mart sürecinde hazırlığımızı sürdürüyoruz. Bütün adaylarımızı hassasiyetle seçiyoruz. Ülkemiz üzerinde küresel bir operasyon yapılma gayreti olmuştur. Hamd ediyorum Bu operasyon erken ortaya çıktı, hayırlısıyla atlatacağız
Şer zannedersiniz hayır olur


BAŞBAKAN, GAZETECİ VE YAZARLARLA BULUŞTU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son günlerdeki gelişmelerle ilgili olarak gazeteci ve yazarlarla bir araya geldi.

Toplantıya katılmak için aralarında Akşam gazetesi yazarı Turgay Güler, Star gazetesi yazarları Ahmet Kekeç, Yusuf Ziya Cömert, Osman Can, Hakan Albayrak ve Ahmet Taşgetiren, Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, Sabah gazetesi yazarları Sevilay Yükselir, Mahmut Övür ve Mehmet Barlas, Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila, Yeni Şafak gazetesi yazarları Abdülkadir Selvi, Ali Bayramoğlu ve Salih Tuna, Radikal gazetesi yazarı Avni Özgürel, Bugün gazetesi yazarı Gülay Göktürk, Zaman gazetesi yazarları Ali Bulaç ve Etyen Mahçupyan, Türkiye gazetesi Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'ın da aralarında bulunduğu gazeteci ve yazarlar, Dolmabahçe Ofis'e geldi.

Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Ali Babacan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü Elvan, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Erdoğan'ın Siyasi Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım katılıyor.

2 Ocak 2014 Perşembe

Genelkurmay\ dan suç duyurusu



Genelkurmay Başbakanlığı, Balyoz ve Ergenekon gibi, TSK mensuplarının yargılandığı davalar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, "TSK'nın muvazzaf ve emekli personelinin yargılandığı davalarda "TSK'yı hedef alacak şekilde suç delilleri üretildiği, davalarda görev yapan adli kolluk, savcı ve hakimlerin yargılamada savunmanın görüşlerini dikkate almadığı, suç delillerini manipüle ettiği" gibi suçlamalar yer aldı.

Balyoz avukatlarından Haluk Pekşen, Genelkurmay Başkanlığı'ndan bugün kendilerini aradıklarını ve suç duyurusunda bulunulduğunu bildirdiklerini açıkladı.

Genelkurmay kaynakları da, suç duyurusunda bulunulduğunu doğruladılar.

Avukat Haluk Pekşen, geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın "milli orduya kumpas kuruldu" sözleri nedeniyle, Balyoz sanıkları adına Genelkurmay Başkanlığı'na dilekçe vermiş ve bu konuda suç duyurusunda bulunulmasını istemişti.

Pekşen'in verdiği bilgiye göre, Genelkurmay'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusunda, Balyoz ve Ergenekon gibi TSK'nın muvazzaf ve emekli personelinin yargılandığı davalarda "TSK'yı hedef alacak şekilde suç delilleri üretildiği, davalarda görev yapan adli kolluk, savcı ve hakimlerin yargılamada savunmanın görüşlerini dikkate almadığı, suç delillerini manipüle ettiği" gibi suçlamalar yer alıyor.

Özetle suç duyurusu dört madde ile şöyle:

1- Bilirkişiler manipüle edildi.
2- Adli Kolluk, görev suçu işledi.
3- Savcılar delilleri karattı.
4- Mahkeme heyeti adil yargılamayı olumsuz etkiledi, hukuktaki “Silahların eşitliği ilkesi*”ni yok saydı.
(*Hukukta silahların eşitliği ilkesi, mahkeme heyetinin dava süresince hem iddia makamının hem de savunmanın delillerine ve tanıklarına eşit mesafede durması ve eşit zaman ayırması anlamına geliyor)

On kişinin tahliye talebi reddedildi



Şanlıurfa’nın Siverek İlçe Milli Eğitim Müdürü Suat Yapıcı, makam odasında taşımalı eğitim ihalesini alan firma temsilcisi tarafından tartaklandı. Hafif yaralanan Yapıcı hastaneye götürülürken, kendisine yumruk attığı ileri sürülen kişi ise gözaltına alındı.

Olay, sabah saatlerinde Milli Eğitim Müdürlüğü’nde meydana geldi. İddiaya göre, taşımalı eğitim kapsamında köy öğrencilerini merkez okullara taşıyan servislerin bağlı olduğu firmanın yöneticisi Ahmet Karakayalı, ödemelerin yapılmadığı gerekçesiyle Milli Eğitim Müdürü Yapıcı ile görüşmek istedi.

Görüşme talebi üzerine odaya giren Karakayalı ile Milli Eğitim Müdürü Suat Yapıcı arasında ödemelere ilişkin tartışma çıktı. Tartışma sırasında öfkelenen ve Yapıcı’ya yumruk atan Karakayalı, kavga sesini duyanlar tarafından engellendi.

Hafif yaralanan Yapıcı, ambulansla Siverek Devlet Hastanesi’ne götürülürken, Karakayalı ise polisler tarafından gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

Yargıtay \ o ceza onansın\ dedi



Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Pınar Selek hakkında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onanmasını istedi. Başsavcılığın tebliğnamesi, davaya bakacak Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderildi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin davada, tutuksuz yargılanan sosyolog Pınar Selek hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti. Pınar Selek'in “Devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak” suçunu düzenleyen 765 sayılı eski TCK'nın 125. Maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkemenin kararının temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay'a geldi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, hazırladığı tebliğnamede, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istedi. Tebliğnamede, temyiz itirazlarının reddine, usul ve yasaya uygun hükümlerin onanmasına karar verilmesi talep edildi.

Tebliğnamede, diğer sanıklar Abdulmecit Öztürk ve Heval Öztürk hakkında verilen hapis cezalarının da onanması istendi.

Başsavcılığın tebliğnamesinde, patlayıcı madde bulundurmak suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan sanık Maşallah Yağan'ın cezasının ise bozulması talep edildi. Sanığa yüklenen suçun gerektirdiği cezanın yasada belirtilen türü ve üst sınırına göre davanın, 10 yıllık asli, 15 yıl kesintili zamanaşımı süresine tabi olduğu vurgulanarak, suçun işlendiği 4 Temmuz 1998 tarihinden 15 Kasım 2013 günlü inceleme tarihine kadar bu sürenin geçtiğinin anlaşıldığı kaydedildi. Tebliğnamede, bu nedenle hükmün bozulmasına ve zamanışımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi talebinde bulunuldu.

Başsavcılığın tebliğnamesi Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderildi. Davayla ilgili son kararı 9. Ceza Dairesi verecek.

Davanın geçmişi
Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 1998 yılında 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi daha önce "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise Selek'in “sosyolojik araştırma yapma” adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiğini, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını belirterek, beraat kararını bozmuştu. Daire, eylemin, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. Maddesinde tanımlanan devlet güvenliğine karşı suçu oluşturduğuna hükmederek, Selek'in 125. madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Daire'nin bu kararına itiraz etmesi üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelmişti. Başsavcılık itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği öne sürülerek, bu nedenle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının yerinde olduğunu savunulmuştu. Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010 yılında, 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.

Bunun üzerine dosyayı tekrar görüşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011 tarihli duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, sosyolog Pınar Selek ile Abdülmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnme kararı almış, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı. Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.

Dolardan yeni yılda yeni rekor



Piyasalarda yeni yılın ilk işlem gününde dolar 2.1765 TL'lik tarihi rekorunu yeniledi. Dolar 2.1825 TL'den işlem görerek tarihi rekorunu kırdı Borsada da kayıp yüzde 2'ye yaklaştı. Türkiye'de siyasi riskin hala canlı olması, dünyada ise doların gelişmekte olan ülkeler para birimlerine karşı değer kazanması ile rekor gerçekleşti.

Piyasalar yeni yıla siyasi gerinlik riskinin taşınmasıyla birlikte dolarda rekor geldi. Dolar 2.1825 TL ile yeni tarihi zirvesini yakaladı.

Dolarda rekor borsadaki düşüşü de hızlandırdı. Borsa bir önceki kapanışa göre yüzde 1,90 kayıpla 66 bin 510 puana kadar geriledi.

Güne 2,1480 liradan başlayan dolar siyasi endeşileren devam eden baskısı ile yükselmeye başladı. Doların gelişmekte olan ülkeler para birimlerine karşı değer kazanmaya başlaması ile birlikte yükseliş hızlandı.

Dolar 13:10 itibariyle 2.1770 TL'den işlem gördü.

Dolar 27 Aralık'ta 2.1765 TL ile rekor kırmıştı.

Güne 2.9510 TL'den başlayan Euro'da da yükseliş var. Euro TL'de yaşanan değer kaybıyla 2.9860 TL'den işlem görüyor.

Dolardaki yükseliş borsada da ilk seansta satışları beraberinde getirdi. Borsa 31 Aralık 2013 kapanışına göre yüzde 1,90 kayıpla ilk seansı 66 bin 510 puandan kapadı.

HALA DEVAM EDİYOR"
İntegral Yatırım Araştırma Müdürü Egemen Candır politik etkenlerin hala düzelmediğine dikkar çekiyor. Candır "Soruşturmalar sonuçlanmamış durumda iken hafta başında gerçekleşen bu kadar yüksek bir “tepki” alımı satışa döndü.Bu ortamın daha devam edeceğini ve Ocak ayı içerisinde FED’in de toplantısı ve Tarım Dışı İstihdam verisi gibi kritik verilerin olduğu düşünülürse, dalgalanmanın borsada devam etmesini bekleyebiliriz" diye konuştu.